Gönül Dicle İpekçi Web Sayfaları

24 Ekim 2014 Cuma

Saniyelik Yaşıyoruz

''Hayata yeniden başlasaydım saniyelerin nabzını tutardım.''


                                                                             Dostoyevski




Yaşamak, ne güzeldir zamanın önemini anlayabilseydik eğer...Düşünsenize her saniye , her gün, her ay, her yıl yaşamak için yarışmaktır aslında. Hayat, saniyelere indirgeyip sığdırabildiğiniz şeylerin bütünüdür bence, bazen iyi bazen kötü şeyler.... 

Bazen diyorum ki keşke Dostoyevski'nin dediği gibi saniyelerin nabzını tutabilsek.
Düşünsenize, Depremin oluşumu, dakikayı bile bulamayabiliyor ve saniyeler içinde her yer yıkılıyor.. Binlerce insan ölüyor, binlerce insan evsiz kalıyor. Uçaklardan şehirlere atılan bombalar saniyeler içinde yere düşüyor ve binlerce insan ölüyor, hayatlar mahvoluyor.  Uçaklar gökdelenlere saniyeler içinde çarpabiliyor ve o saniyeler içinde yine binlerce insan ölüyor, binlercesinin de hayatları sona eriyor. 
Her şey bu kadar kolay işte. Ve bütün bunlar saniyeler içinde gerçekleşiyor.

Uzmanların saatlerce sürdüğü sanılan rüyalardaki olayların aslında bir kaç saniyelik süre içinde gerçekleştiğini söylemeleri gibi. Uyandığınızda rüyanızda ne kadar çok şey gördüğünüzü düşünürsünüz. Aslında bu dünya hayatının kısalığının gördüğümüz bir rüya süresinden farkı yoktur.

Bir de insanın hiç değerini bilmediği gençlik yılları, hani göz açıp, kapayana kadar geçen, bazen nefes alıp verme misali geçen yıllar...Başa dönebilme şansı olsa, neler yapmaz insan, kaç keşke biriktirdiniz içinizde düşünsenize... Kaç kez ben şimdi genç olsaydım ile başlayan cümleler kurdunuz, isteklerinizi çocuklarınıza yaptırmayı denediniz... Hayat size verilen bir hediye, kıymetini bilip, zamanın değerini çözebilirseniz eğer...

Saniyelerin nabzını tutup, geç olmadan isteklerinizi yapmanız dileğiyle...

'' Hayatın en güzel günleri 'daha erken' demekle geçer, sonra 'çok geç' olur. ''

Flaubert


Sevgilerimle

Gönül Dicle İpekçi

2 Ekim 2014 Perşembe

An'ı Yaşamak

Hayat bir tercih meselesidir,
Geçmişi düşünürsen masal, 
geleceği düşünürsen hikaye,
bugünü düşünürsen gerçektir.

Her güne hayatının en güzel günü olması için şans ver. 

Mark Twain...






Hayatta ne yapıyorsak yapalım  her şeyin hakkını vererek yapmalıyız , sonuçta bize bir şey kalamayacak bile olsa tam anlamıyla yapmış olduğumuz  bir şeyden asla pişmanlık duymamalıyız. Geçmiş ya da gelecek ile değil anı yaşamalıyız. Şu an var sadece. An' da olmalıyız.  Gerçek kaynak orası...

Zamanımızın hızla geçtiği ve artık zamanın yeterli olmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Hayat artık bir koşuşturmaca ve çoğu insan için de ağır gelen bir rutin haline gelmiştir. Tatili artık iple çekiyoruz ve zaman dilimindeki en ufak bir boşluğu özlemle bekliyoruz. Hafta sonunu beklerken pazar günü de pazartesi sendromunu yaşıyoruz.Ve artık öyle bir hale geliyoruz ki zamanımızı öldürdüğümüzü ve sıkıcı hale geldiğini düşünmekten alıkoyamıyoruz kendimizi.  Zaten acı olan da budur değil mi ?  Oysa artık dur demenin zamanı çoktan geldi. Şöyle bir durup derin nefes almalıyız. Hayatımıza anlam katacak seçimlerimizde bizi motive edecek güzelliği düşünmeliyiz. Biz neyle mutlu olabiliriz ?; nasıl yaparsak daha mutlu oluruz ?  Bunları bilip hayatımıza uygulamalıyız. An' ı yaşama şansı vermeliyiz kendimizePeki bu şansı nasıl vereceğiz ? 

Örneğin doğasıyla muhteşem bir yere gidiyorsunuz.  Orada o güzelliği gerçek anlamda yaşamak yerine hemen fotoğraf çekimine sarılıp geleceğe anı bırakmaya çabalıyoruz. Oysa  şöyle derin bir nefes alıp An'ı yaşama fırsatını kaçırmamalıyız. Geleceğe yönelik anı bırakma çabası hazırlamak gayet doğaldır ancak o muhteşem yerde, her şeyi bırakıp kuş seslerini dinlemek veya denize bakmak, veya da o güzel manzaranın farkına varmaktır aslında An'ı yaşamak. Yani iyi bir geçmiş hazırlamak sadece çektiğimiz bir kaç foto ile sınırlanmamalı, o muhteşem yerin hakkını vererek yaşadıklarımızla sınırlandırılmalı aslında.  İnanın o zaman çok daha mutlu oluruz...

Yine bir başka örnek verelim dilerseniz. Örneğin müzik dinlerken o an sadece zaman öldürüyor olmak yerine derinlere inerek keyifle güzel düşüncelere ufak bir yolculuk yapabiliyorsak An'ı tam anlamıyla yaşıyoruz demektir. Geçmişi artık bir tarafa bırakmalı, yani geçmişli düşünerek geleceği planlamanın bir anlamı yok. Gün içinde yoğunlaşarak kaliteli geçirilen bir planlama zamanı çoğu zaman yeterli olur. Ancak geçmişte güzel bir anıyı kafamızda canlandırıp büyük bir yaratıcılıkla planlar yapmak ta ''an'ı'' kaliteli ve planlı yaşamak anlamına gelir.

Mandela'ya sorarlar “Yıllarca acı çekmek nasıl bir şeydi” diye...

Mandela ise;

“Ben acı çekmedim. Günü yaşamanın önemini ve yarını çok düşünmemek gerektiğini öğrendim” demiş.
An'ı yaşamak günlerce yorulmuş olan zihnimize dinlenme fırsatı verir. Kişinin geçmişi değerlendirmesi, düşünmesi ya da gelecek ile ilgili plan yapması gereken zamanın miktarı çok azdır. Dolayısıyla zamanın çokluğu değil yaşamın  kalitesidir önemli olan. 

Sözlerimi, Osho'nun güzel bir cümlesi ile noktalıyorum.

''Mutlu ya da mutsuz olmanın senin yetkinde olduğuna karar verdiğin an hayatının dizginlerini ellerine almış olursun. Artık asla bir başkasının seni mutsuz ettiğini söyleyemezsin. Bu kölelikten kurtulduğunu açıklamak olur.'' 

Her yaşadığınız günün  hayatınızın en güzel günü olması dileğiyle..

Sevgiyle kalın..


Gönül Dicle İpekçi